Gömülü Sistemler
GÖMÜLÜ SİSTEMLER
Gömülü Sistem Nedir?
Gömülü sistem, bilgisayarın
kendisini kontrol eden cihaz tarafından içerildiği özel amaçlı bir sistemdir.
Genel maksatlı, örneğin kişisel bilgisayar gibi bir bilgisayardan farklı
olarak, gömülü bir sistem kendisi için önceden özel olarak tanımlanmış görevleri
yerine getirir. Sistem belirli bir amaca yönelik olduğu için tasarım
mühendisleri ürünün boyutunu ve maliyetini azaltarak sistemi
uygunlaştırabilirler. Gömülü sistemler genellikle büyük miktarda üretildiği
için maliyetin düşürülmesinden elde edilecek kazanç, milyonlarca ürünün katları
olarak elde edilebilir. Gömülü bir sistemin çekirdeğini, belirli bir sayıda
görevi yerine getirmek için programlanan mikroişlemciler ya da
mikrodenetleyiciler oluşturur. Kullanıcıların üzerinde istediği yazılımları
çalıştırabildiği genel maksatlı bilgisayarlardan farklı olarak, gömülü
sistemlerdeki yazılımlar yarı kalıcıdırlar ve firmware ismiyle anılırlar.
Gömülü Sistem Yazılımları
Gömülü yazılım,
denetim makineleri ve bilgisayar sayılmayan aygıtlar için yazılmış yazılımlardır.
Gömülü yazılımlar genellikle çalıştırılacakları donanıma göre
özelleştirilir, zaman ve bellek kısıtlamalarına sahiptir. "Gömülü
yazılım" terimi bazen firmware terimi ile beraber kullanılır, fakat firmware bir
bilgisayardaki, üstünde bir işletim sisteminin çalıştığı ROM tabanlı koda
uygulanabilir. Oysa ki, gömülü yazılım genellikle aygıttaki tek yazılım olarak
bulunur.
Gömülü yazılımların belirgin ve değişmez bir özelliği ise, bu
yazılımların çoğu işlevlerinin kullanıcı arayüzü değil, bilgisayar arayüzü
aracılığıyla gerçekleştirilmesi ve denetlenmesidir .[2]
İmalatçı firmalar, gömülü yazılımlarını arabalar,
telefonlar, modemler, robotlar,
elektronik tehçizatlar, oyuncaklar, güvenlik sistemleri, kalp
pilleri, televizyonlar ve set üstü cihazlar, dijital
saatler gibi
ürünlerinin içine yerleştirmektedir.[3] Bu
yazılım işlem karmaşıklığı Yaklaşık Değer Hesaplama sistemi (Rastgeleştirilmiş
algoritmaları baz
alan bir yöntem) kullanılarak belirlenmiş, birkaç kilobaytlık hafızaya sahip olan bir 8-bit mikro
denetleyicide çalıştırılan
bir ışıklandırma kontrolü kadar basit olabilirken, uçaklar, füzeler ve süreç denetimi sistemlerindeki uygulamalarında
çok daha karışık bir halde bulunabilirler.
Gömülü
Sistemlerde Hafıza Elemanları
Bilgisayarda kullanılan hafıza elemanları genel olarak üç ana
grupta toplanabilir.
1.
Elektronik Hafızalar
2.
Manyetik Hafızalar
3.
Optik Hafızalar
1.Elektronik
Hafızalar
Elektronik hafızalar, bilgileri saklamak için elektronik devre
elemanları (entegre devreler) kullanan hafızalardır. Genel olarak iki ana
grupta incelenebilirler
a)
RAM tipi bellekler
b)
ROM tipi bellekler
RAM
Tipi Bellekler
Bilgisayarda olup biten her şey, RAM
bellekte gelişir. Ram bellek bir anlamda not defteri gibidir, yani yapılacak
işler ilk önce buraya aktarılır. Ram’ler temel olarak SRAM ve DRAM
olarak ikiye ayrılır. Oldukça hızlı olan SRAM (Static RAM, Statik RAM)
yüksek fiyatı yüzünden az miktarda ve sadece cache bellek olarak
kullanılır. Daha yavaş olan DRAM (Dynamic RAM, Dinamik RAM) ise, az
sayıda transistör içermesi ve nispeten basit yapısıyla, sistem belleği
olarak kullanılmaya uygundur. Popüler DRAM çeşitleri içinde şu an için
kullanılan en yaygın bellek
tipi SDRAM’dir (Synchronous Dynamic RAM, Senkronize Dinamik
RAM). PC66, PC100 ve PC133 olmak üzere üç türü vardır. PC66 SDRAM 66 MHz
hızında, PC100 SDRAM, 100 MHz hızında çalışırken, PC133 SDRAM 133 MHz hızında
çalışmaktadır. Bu mimarinin ilk adım serisi olan DDR
(Double Data Rate) – SDRAM ise, veri iletimi sırasında dalganın hem
tepe hem de çukur noktalarını kullanabildiği için iki kat hız sağlar. Bu
durumda kuzey köprüsü, işlemciye 133 MHz hızında haberleşirken, bellekle
133x2=266 MHz hızında haberleşir. SGRAM (Synchronous Graphics RAM,
Senkronize Grafik RAM) ise SDRAM’in grafik kartları
için optimize edilmiş versiyonudur. Bir diğer bellek teknolojisi
olan Rambus DRAM (RDRAM), Intel ve Rambus şirketlerinin
geliştirdiği bir bellek türüdür. İkişer ikişer kullanılmak zorunda
olan RDRAM platformunda kullanılan bellek yuvalarının da, anakartla gelen
sonlandırıcılarla doldurulması şarttır. Şu anda kullanılan
800 MHz’lik PC800 RDRAM belleklerin yerini, kısa bir süre sonra daha
hızlı olan PC1066 RDRAM modüllerinin alacağı bilinmektedir.
ROM
Tipi Bellekler
Sadece okunabilir bellek anlamındadır.
Elektrik kesintisinden etkilenmez. BIOS bilgileri burada tutulur.
Üretici firma tarafından board üzerinden monte edilmiştir. Bilgisayarı
çalıştıracak olan DOS sisteminin disk/disket aracılığı ile RAM belleğe
yüklenmesi de ROM belleğin görevidir.
ROM tipi belleklerin ROM, PROM, EPROM,
EEPROM ve FLASH olmak üzere versiyonları vardır. Bunlardan FLASH son yıllarda anakartın BIOS
programlarının saklanması için veya taşınabilir elektronik bellek olarak (32
MB’tan 1GB a varan kapasiteleriyle) yaygın olarak kullanılmaktadır.
2.Manyetik
Hafızalar
Manyetik hafızalar üç gruba ayrılırlar
1.Floppy
Disk Sürücüler
Yardımcı bellek birimleridir. En önemli
özelliği sistemden bağımsız olarak saklanabilmesi ve taşınabilmesidir. Bu
yüzden bilgisayardan bilgisayara bilgi taşıma ve bilgi alışverişi
yapma olanağı sağlarlar. Floppy disketler, ancak disket sürücü
tarafından kullanabilirler. Disket sürücüler birbirleriyle uyum içerisinde
çalışan mekanik ve elektrik-elektronik parçalardan meydana gelmişlerdir.
Okuma-yazma kafası çift taraflı olup, ileri-geri hareketlerle üzerindeki
verilere erişir. Kayıt ortamları plastik bir koruyucu ile kaplanmıştır. İki
çeşit disket vardır:
a) 5.25 inch’lik disketler: İlk
çıkan disketlerdir. Kapasite olarak küçük, hacim olarak büyüktürler.
320 Kb ve 720 Kb kapasitededirler (Artık kullanılmamaktadırlar).
b)3.5 inch’lik disketler: Bunlar
720 Kb ve 1.44 Mb kapasiteye
sahiptirler. Double Density ve High Density olmak
üzere iki tiptedirler.
2.Hard
Disk Sürücüler
Sabit diskler bilgisayarların veri deposu olarak
kullanılırlar. Bir bilgisayar için vazgeçilmez hale gelen sabit diskleri ile
ilgili detaylı bilgi aşağıda verilmiştir.
1. SABİT DİSKLERİN
ÇALIŞMA PRENSİBİ :
Sabit disklerin çalışma prensibi, kasetli teyplere
benzetilebilir. Her iki durumda da manyetik bir ortama verilerin yazılması söz
konusudur. Fakat kasetli teyplerin aksine, sabit disklerde okuma/yazma kafası,
verilerin okunup yazıldığı ortama değmez. Sabit disklerde veriler yüksek
yoğunluklu alüminyum plakalara yazılır. Manyetik alana duyarlı özel bir
maddeyle kaplanıp cilalanan bu diskler, dakikada binlerce kere dönebilirler.
Veriler okuma/yazma kafasınca, 1 ve 0’lar halinde bu disklere yazılır. Okuma
kafaları, saniyede 50 kere hatta daha hızlı olarak plakların içine ve dışına
doğru hareket edebilen çok özel bir mekanizmaya sahiptir.
Sabit Disk Standartları
Sabit diskler iki ana standart altında
toplanmışlardır. Bunlar IDE ve SCSI arabirimi adı altında toplanırlar. Bu
standartların da kendi alt standartları mevcuttur. Bu standartlar kısaca
aşağıda tanıtılmıştır.
a- IDE (Integrated Drive Elektronics) ve
ATA: IDE basit anlamıyla sabit
disk ve CD sürücü gibi cihazların PC’lerle haberleşmesi için geliştirilmiş bir
arabirimdir. Aslında, bu birimlerin asıl adı IDE değil ATA’ dır. IBM’in ürettiği
AT modeli için üretilen bu arabirim AT Attachment’ in kısaltması
olarak ATA olarak adlandırılırlar.
Üreticiler, sabit disklerin performansını arttırmak
için mekanik olarak daha başarılı diskler tasarlamakta kalmayıp, aynı zamanda
sabit disk ve PC arasındaki bant genişliğini de yükseltmek için çalışmalar
yapmışlardır. Bu bağlamda ilk çıkan ATA1’i; ATA2, ATA3, ATA4 VE ATA5
izlemiştir. ATA4 ile birlikte ATA2 ve 3’deki 16 MB/sn’lik maksimum veri
hızı 33 MB/sn’ye çıkarılmıştır. ATA4, ULTRA DMA ya da ULTRA ATA
adı ile anılırlar. Daha sonradan çıkan ATA5 yani ULTRA DMA66 maksimum 66
MB/sn’lik veri aktarma hızına sahiptir. Ayrıca bu arabirimde veri kablosu
40 değil 80 damarlıdır. Aslında, veriler yine 40 damar üzerinden
iletilmektedir, fazladan 40 damar ise veri iletimindeki karmaşayı önlemek için
kullanılan toprak uçlarıdır. Ancak 80 damarlı kablo kullanılmaz ise, sistem
bunu algılayıp ATA 4 olarak çalışmaktadır. En son chipset bazında
desteklenen ATA arabirimi ise ULTRA DMA100’dür. Bu arabirimde, maksimum değer
olarak 100 MB/Sn’likveri aktarımı mümkündür. Ancak bu arabirimlerin, hem chipset ve
BIOS hem de sabit disk tarafından desteklenmesi gereklidir.
ATAPI (AT Attachment Program Interface) : ATA4 arabirimi ile birlikte, CD sürücü ve teyp
yedekleme üniteleri gibi cihazlar da yeni standartlara kavuşmuştur. ATAPI denen
bu arabirim, 33 MB/Sn’lik bir veri aktarım hızı ile bu tür aygıtları
desteklemektedir.
Serial ATA: Şu anda kullanılan ATA mimarisi paralel bir yapı arz
eder. Serial ATA ise farklı bir yaklaşımla, buna köklü bir çözüm
getirerek sabit disklerin yaşadığı performans darboğazını aşmak için
geliştirilmekte olan bir mimaridir. Klasik Paralel ATA arabirimlerinde aygıtlar
kontrol kartlarıyla aralarındaki veri yolunu paylaşırlar. Serial ATA ’da ise
aygıtların kontrol kartlarıyla bağımsız olarak iletişimi söz konusudur.
Primary/Secondary – Master/Slave: Standart olarak her ana kart üzerinde 2
adet IDE yuvası bulunur. Bu yuvalara 2’şer adet IDE cihaz bağlanabilir. Yani
toplam 4 adet IDE cihazı ki bu cihazlar sabit disk, CD
sürücü/yazıcı ya da DVD sürücü olabilir, ana kart üzerindeki
IDE port’ larına bağlanabilir. Burada dikkat edilmesi gereken
konu, portlardan (soketlerden) birinin primary (birincil)
diğerinin secondary (ikincil) olduğudur. Bu aşamada işletim
sisteminin yüklü olduğu sabit diski Primary port üzerine
bağlamak gerekir. Bunun dışında, bu IDE
cihazları, master ya da slave olarak da belirlemek
gereklidir. Her porta ikişer IDE cihazı bağlarken bunlardan
birini master diğerini ise slave olarak ayarlamak
zorunludur. Bu ayarlamalar da IDE cihazların arkasında
bulunan jumper’lar ile yapılır. Tüm IDE cihazların
üzerinde jumper’ların nasıl kullanılacağını gösterir bir tablo ve
açıklamalar mevcuttur.
SCSI (Small Computer Systems Interface)
: IDE ev kullanıcıları
için ideal bir yapı oluşturuyorsa da, örneğin server (sunucu) bilgisayarlarda
sabit diskler için SCSI arabirimlerinin kullanılması daha iyi performans
sonuçları sağlamaktadır. SCSI, IDE ’nin aksine her ana kart tarafından
desteklenmez ve ayrı bir kontrol kartı gerektirir. SCSI disklerin IDE
disklerden en büyük farkı, aynı anda gerçekleştirdikleri işlemler sırasında
performans kaybına uğramamalarıdır. Bunda disklerin mekanik yapıları kadar,
kontrol kartlarındaki özel işlemcilerin de payı vardır. SCSI diskler IDE
disklere göre daha yüksek dönüş hızlarına sahiptirler. Dolayısı ile fiyatları
da oldukça yüksektir. SCSI, ilk ortaya atıldığından beri değişikliklere
uğrayarak gelişmiş bir sistemdir. Şu anda ULTRA RA3 SCSI arabirimi ile sabit
disklerde 160 MB/sn gibi yüksek bir veri aktarım hızına sahip olabilmesinin
dışında, çok yeni olan ULTRA 4 SCSI arabirimi 320 MB/Sn’lik bir hız
sunmaktadır. IDE ’nin aksine SCSI, sadece sabit disk ve CD sürücü
gibi cihazlar tarafından değil, tarayıcı ve yazıcı gibi harici cihazlarda da
kullanılan bir standarttır.
SCSI ID ve Termination: SCSI kontrol kartına maksimum 16 adet SCSI aygıt bağlanabilir. Fakat
kontrol kartlarının bu aygıtları tanıyabilmesi ve veri yolu üzerinden
kontrol edebilmesi için onlara birer ID yani tanıtıcı numara vermesi gerekir.
SCSI kontrol kartları SCAM adlı bir sistemle, aygıtlara otomatik olarak en
uygun ID numaralarını verir. SCSI’ yi bir zincir olarak
düşünürsek, zincirin belirli bir noktası
için Terminator (Sonlandırıcı) denilen ve temel olarak
dirençlerden oluşan bir elektronik devre kullanılır. Böylece SCSI
aygıtlar ve SCS kontrol kartı arasında istenmeyen etkileşimler önlenir.
3.Optik
Hafızalar
CD-ROM ve DVD-ROM olmak üzere iki grupta
incelenebilir.
CD-ROM’ların
Yapısı: CD-ROM’lar ya da kısaca
CD’ler, binlerce mikroskobik çukur ve tümsek içeren ve polikarbon türevlerinden üretilmiş medyalardır.
Bu tümsekler 1’leri çukurlar ise 0’ları anlatır. Çukurların yani pit’lerin derinliği, tipik olarak 120 nanometre
gibi çok küçük değerlerdedir. Çukur ve tümsekler, CD yüzeyinde sarmallar
halinde bulunur. Bu sarmalların başlangıç noktasına Lead-in,
bitiş noktasına ise Lead-out denir. Lead-in
kısmında CD içindeki verilerin bir anlamda indeksi anlamına gelen TOC bölümü
vardır. CD-ROM’lar 650, 700, 750, 800 MB kapasiteye sahip olabilirler. CD-R
yani yazılabilir CD’ler ve CD-RW yani tekrar yazılabilir CD’ler bulunmaktadır. CD’lerin genel boyutu
5.25” çapındadır ancak, 3.5” çapında mini-CD’ler de bulunmaktadır.
Mini-CD’lerin kapasitesi ortalama olarak 100MB civarındadır.
CD-Okuyucuların
Çalışma Prensibi: CD sürücüsünün içinde bulunan okuyucu
kafa, ince bir lazer demeti yardımıyla CD yüzeyindeki land ve pit’leri algılar
ve elektriksel sinyaller dönüştürürler. Böylece 1 ve 0’lar halindeki veriler
PC’ye aktarılırlar. Okuyucu kafa, bunun için CD’nin üzerindeki içten dışa ya da duruma göre dıştan içe doğru hızlı
bir şekilde hareket edebilen özel bir mekanizmaya sahiptir. Bu mekanizma ile
disket sürücülere ve sabit disk sürücülerine benzetilebilirler. CD sürücülerin
okuma/yazma hızını belirtmek için kullanılan X, 150 KB/sn’lik veri aktarım hızına işaret eder. 40X
bir CD sürücü, teorik olarak saniyede 6 MB’lık veri aktarım hızına sahiptir.
CD-ROM ve DVD-ROM Arasındaki Farklar: DVD
4.7GB ve üzerinde kapasiteli bir medyadır. Çalışma şekilleri
açısından benzerlik taşısalar da DVD’lerin CD’lerden çok önemli bir farkı
vardır. DVD’lerdeki çukurlar birbirine daha yakındır. Bunun anlamı DVD’lerin
daha yüksek yoğunluklu olmasıdır. CD’lerde bir çukurun genişliği, minimum 0.83
nanometre iken, DVD’lerde bu rakam, 0.4 nanometreye kadar düşer.
Dolayısıyla, bir DVD üzerinde CD’ye
nazaran çok daha fazla sayıda sarmal bulunur ve buna bağlı olarak da kapasitesi
çok daha yüksektir. Bu kapasite yüksekliği, CD’lere nazaran önemli avantajlar
sağlar.
DVD sürücüler CD’leri de sorunsuzca
okuyabilir ancak CD sürücüler DVD’leri okuyamaz. DVD sürücülerde kullanılan
lazerin dalga boyu, yüksek yoğunluklu DVD verilerini okuyabilmek için CD
sürücülere nazaran daha yüksektir.
CD-Yazıcıların Çalışma Mantığı: CD
yazıcılar, dış görünüş ve mekanik açısından CD sürücülere benzeseler de,
kullanılan lazer bu iki cihazı birbirinden ayırır. CD sürücülerdeki lazer,
sadece CD yüzeyinden yansıyacak kadar güçlüyken CD yazıcılarda bu lazer CD
üzerinde değişiklik yapabilecek yüksek bir enerjiye sahiptir. Bu enerji, lazer
demetinin CD üzerinde yarattığı ısı yoluyla yazım işlemini gerçekleştirir. CD
yazıcılar, hem CD-R hem de CD-RW disklere yazabilir.
Kesmeler
Kesme, bilgi işlemede donanımsal olarak
olağanüstü durumu belirtmek için gönderilen asenkron sinyal veya yazılımda
işletimde değişiklik olacağını göstermek için ihtiyaç duyulan senkronize
olaydır. Donanımsal kesme geldiği anda işlemcinin, işletimin o andaki durumunu
ilgili bağlamda saklaması sağlanır ve bunun ardından iş kesme kotarıcının
işletilmesine başlanır. Yazılımsal kesmeler genellikle komut kümesi içindeki
bir komut gibi yürütülür. Bu komutlar donanımsal kesmedekine benzer şekilde
ilgili bağlamın saklanıp kesme kotarıcısının işletilmesini sağlar. Kesme,
genellikle çok görevli bilgisayarlarda özellikle gerçek zamanlı bilgi işlemede
kullanılan bir tekniktir. Bu tekniği kullanan sistemlere kesme sürümlü
sistemler denebilir.
Haberleşme
Protokolleri
USB
Protokolü
En temel şekilde açıklayacak olursak bu yapıya sahip
aletleri birbirleriyle haberleştirmek ve veri aktarımını (alım ve gönderim)
sağlamak için kullanılan bir elektronik cihazdır. Örnek olarak
bilgisayarımızdaki bir veriyi cep telefonumuza veya fotoğraf makinemizdeki bir
veriyi bilgisayar, laptop veya cep telefonumuza aktarmak için
kullanabileceğimiz en kolay ve en gelişmiş yöntemleri başında
gelmektedir. Kolaydır çünkü ara bağlantısı yapıldıktan sonra gerekli bilgi
alışverişi rahatlıkla yapılabilir. İlk olarak 1996 yılında Intel çalışanı Ajay
Bhatt tarafından geliştirilmiş bir protokol türüdür. USB 1.0 ve daha sonraları USB 1.1
Modeli ile geliştirilmiştir. 2000 li yıllardan sonra USB 2.0 protokolü çok uzun yıllar boyunca kullanılmıştır.
RS – 232 Protokolü
Telekomünikasyonda RS-232, DTE (veri
terminal ekipmanı) ile DCE (veri
taşıma ekipmanı) arasındaki seri ikili tek
sonlu veri
iletimi ve sinyalleme için
kullanılan seri
iletişim standardının genel
adıdır. Daha çok bilgisayardaki seri portlarda kullanılır. Bu
standart, elektriksel karakteristikleri, sinyal zamanlamalarını, sinyal
anlamlarını, konnektörlerin fiziksel büyüklükleri ve bacak çıkışlarını
kapsamaktadır. Şu anki standart 1997'den beri kullanılmaktadır.
I2C Protokolü
Arduino,
diğer Arduino veya sensörlerle haberleşmek için bazı haberleşme
protokolleri kullanır. Bu protokollerden birisi de I2C'dir. I2C, seri
haberleşme türlerinden senkron haberleşmeye bir örnektir. Haberleşme için
toprak hattı dışında SDA ve SCL olmak üzere iki hatta ihtiyaç duyulmaktadır.
Hat sayısının fazla olması nedeniyle, uzun mesafeli haberleşmelerde tercih
edilmez. Genellikle kısa mesafeli ve düşük veri aktarım hızının yeterli olduğu
yerlerde kullanılır.
I2C
haberleşmesinde, haberleşmeyi kontrol eden master cihazı bulunur. Her
haberleşmede bir tane master bulunmalıdır. Haberleşmenin sağlanabilmesi için
haberleşme hattına en az bir adet slave (köle) cihaz bağlanmalıdır. Hatta
bağlanan birden fazla slave cihazlardan hangisinin veri aktaracağına, master
cihaz karar verir. Böylece hat sayısında bir değişiklik olmadan birden fazla
cihazla haberleşme sağlanır.
GPIB Protokolleri
GPIB (Genel Amaçlı Arabirim Veri Yolu) bilgisayarlar ve ölçme aygıtları
arasında bir ara yüz olarak geliştirildi. Çoğunlukla
bilgisayarları ve ölçme aygıtlarını bağlamak için kullanılır. GPIB, IEEE (Elektrik ve Elektronik
Mühendisleri Enstitüsü) tarafından onaylanmış Hewlett Packard tarafından
geliştirilen ve kendi başına bir standart olan HP-IB olarak oluşturuldu ve
uluslararası bir standart haline geldi. Birçok
akım ölçme aleti standart olarak GPIB ara yüzünü destekler ve PC'leri ve ölçüm
cihazlarını kullanan ölçüm sistemlerinde yaygın olarak kullanılır.
GPIB’
nin Avantajları
1. GPIB bir veri
yolu ara yüzü kullanıyor ve piggyback konektörleri, cihazları bağlamak ve
yapılandırmak için kolaylık sağlıyor. Gelecekte sisteme daha fazla cihaz
bağlı olsa bile tek bir PC ara yüzü kullanmak mümkündür.
2. El sıkışma
iletişimi, son derece güvenilir veri aktarımı sağlar.
3. Ölçüm aleti
endüstrisinin standart veri yolu olan GPIB ara yüzü, kullanıcıların tek bir
protokolü idare ederek çeşitli ölçme araçlarını kontrol etmesini sağlayan
birçok ölçüm cihazı tarafından kullanılır.
4. Farklı iletişim
hızlarına sahip cihazlar bağlanabilir. (Bütün sistem en yavaş cihazın hızı
ile sınırlı olacaktır.)
Wi
– Fi Protokolleri
Wi-Fi, kişisel bilgisayar, video oyunu konsolları,
dijital ses oynatıcıları ve akıllı telefonlar gibi cihazların kablosuz olarak internete bağlanmasını
sağlayan teknolojidir. Wi-Fi ürünlerin kablosuz bağlantı sağlayabildiğini
gösteren bir uyumluluk göstergesidir ve IEEE 802.11a, IEEE 802.11b,
IEEE 802.11g, IEEE 802.11n ve IEEE 802.11ac standartlarına göre belirlenir. Wi-Fi dizüstü
bilgisayarlar, PDA’
lar ve diğer taşınabilir cihazların yakınlarındaki kablosuz erişim
noktaları aracılığıyla yerel alan ağına bağlanabilmesini sağlar. Bağlantı, kablosuz erişim
noktaları ve cihazın ortak desteklediği, IEEE 802.11 protokolüne bağlı olarak 2.4 GHz veya 5 GHz radyo frekansında gerçekleştirilir. Veri, CSMA/CA protokolüne uygun
gönderilip alınır ve böylece paketlerin iletimi sırasında hata oluşması sorunu
çözülür. Wi-Fi; kişisel bilgisayar, akıllı telefon, oyun konsolu ve dijital
işitsel cihazların kablosuz ağ sahası içerisinde internete bağlanmasını
sağlayan bir teknolojidir. Wi-Fi' ın erişim noktaları, bir oda gibi küçük
alanlardan, birkaç milkarelik geniş alanlara kadar etki edebilir, buralarda
internet erişimini sağlayabilirler. Ev ve ofislerdeki özel kullanımının yanında
kamuya ait alanlarda da ücretsiz olarak veya diğer ticari şekillerde
kullanılmaktadır. Havaalanları, otel ve restoran gibi yerlerde genel olarak bu
hizmet ücretsiz olarak sağlanmaktadır. 2008'den bu yana 300 metropolitte Wi-Fi
projesi başlamıştır.
Infra Red
Kızılötesi (Kızılaltı, IR veya Infrared) ışınım, dalga boyu görünür ışıktan uzun, fakat terahertz
ışınımından ve mikrodalgalardan daha kısa olan elektromanyetik
ışınımdır. Teknolojide kabul edilen ismi olan infrared, Latincede aşağı anlamına
gelen infra ve ingilizce kırmızı anlamına gelen red kelimelerinden
oluşmakta kırmızı altı anlamına gelmektedir. Kırmızı görünür ışığın en uzun
dalga boyuna sahip rengidir. Kızılötesi ışınımın dalga boyu 750 nanometre ile 1 mikrometre
arasındadır. Normal sıcaklığındaki insan vücudu 10 mikrometre civarında ışıma
yapar. Doğrudan alınan Güneş ışığı %47 kızılötesi, %46 görünür ışık ve %7 morötesi
ışınımdan oluşur.
Kızılötesi Filtreler
Kızılötesi filtreler
birçok farklı malzemeden üretilebilir. Bunlardan bir tanesi görünür
ışığın %99'unu kesebilen polysulphone isimli plastiktir. Kızılötesi
filtreler asker gece görüş dürbünlerinde sahneyi kızılötesi ışıkla
aydınlatırken, görünür ışığı keserek, dürbünün kullanıcısının dışarıdan
görülmesini engeller.
Sensor Sinyal İşleme
Sinyaller ve sistemler kavram ve
teorisi diğer birçok mühendislik ve bilim dallarıyla birlikte, elektrik ve
elektronik mühendisliğinin hemen her alanında gerekli olup, haberleşme, sinyal
işleme, devreler ve sistemler ve kontrol sistemleri gibi alanlardaki ileri
düzeyde çalışmaların matematiksel temelini oluşturur. Elektrik ve Elektronik
mühendisliği alt disiplinleri matematiksel ve fiziksel olmak üzere temelde iki
köke bağlanırlar. Fiziksel köke bağlanan alanlar, mikro elektronik, antenler ve
mikrodalga, devreler ve sistemler, güç elektroniği ve sistemleri ve biyomedikal
iken, Matematiksel köke bağlı olan alanlar haberleşme, kontrol, sinyal işleme,
devreler ve sistemler ve bilgisayar sistemleridir.
Yorumlar
Yorum Gönder